Kayseri Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik, yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaları
17
Oca

Kayseri Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik, yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaları

Click to rate this post!
[Total: 0 Average: 0]

Kayseri Barosu Avukatlarından Avukat Oktay AYDOĞDU, Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik,yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaların da tecrübesi ve hukuk bürosu ile yardımcı olmaktadır.

Yaş Küçüklüğü (CEZA HUKUKU)

TCK Madde 31

(1) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz.

(3) Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde onsekiz yıldan yirmidört yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların üçte biri indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası oniki yıldan fazla olamaz.

TCK Madde 31 Gerekçesi

Kişinin, fiziksel gelişimine paralel olarak, toplumun değer yargılarını, bunların anlam ve içeriğini algılama yeteneği gelişmektedir. Yine bu gelişim sürecinde algılama yeteneğinin yanı sıra, ayrıca toplumdaki ölçü davranış kurallarının gerekleri doğrultusunda hareketlerini yönlendirebilme (irade) yeteneği de gelişmektedir.

Suç oluşturan fiili işlediği sırada henüz oniki yaşını bitirmemiş olan çocukların ceza sorumluluğu bulunmamaktadır. Fiili işlediği sırada henüz oniki yaşını bitirmemiş olması, çocuk açısından kusurluluğu mutlak surette ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilmiştir.

İzlenen suç ve ceza politikasının gereği olarak, bu gruba giren yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olmadığı normatif olarak kabul edilmiştir. Çünkü, bu çocuklar hakkında ceza yaptırımının uygulanması, cezanın özel önleme ve yeniden topluma kazandırma işlevi bakımından tamamen ters etki gösterecektir. Hatta, bu çocuklarla ilgili olarak ceza kovuşturmasına ilişkin işlemlerin yapılması, psikolojik gelişimleri üzerinde olumsuz etkiler meydana getirebilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna sürüklenmiş olan bu çocuklarla ilgili olarak, sadece koruyucu ve eğitici nitelikte olan güvenlik tedbirlerine başvurulabilir.

Çocukluktan gençliğe geçiş sürecinde bulunan oniki yaşını doldurmuş ve fakat henüz onbeş yaşını tamamlamamış kişiler, genellikle işlediği fiilin bir haksızlık oluşturduğunun bilincinde olmakla beraber, bazı durumlarda fiili işlemekten kendini alıkoyamamakta ve bazı davranışlar açısından iradesine yeterince hâkim olamamaktadır. Bu nedenle, suç oluşturan bir fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş olup da henüz onbeş yaşını bitirmemiş olan kişilerin, işlediği suç açısından davranışlarını yönlendirebilme yeteneğine sahip olduğunun belirlenmesi hâlinde, ceza sorumluluğunun olduğu kabul edilmiştir.

Bu grup yaş küçüklerinin ceza sorumluluğunun olup olmadığı, çocuk hâkimi tarafından tespit edilir. Ancak, bu belirlemeden önce, yaş küçüğünün içinde bulunduğu aile koşulları, sosyal ve ekonomik koşullar ile psikolojik ve eğitim durumu hakkında uzman kişilerce rapor hazırlanması istenir. Çocuk hâkimi, hazırlanan bu raporları, ceza sorumluluğunun belirlenmesiyle ilgili olarak yapacağı değerlendirmede dikkate alır. Kusur yeteneği bulunmayan yaş küçüğü hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilir. Ancak, bu kişiler hakkında koruyucu, eğitici ve yeniden topluma kazandırıcı nitelikte güvenlik tedbirlerine hükmedilir.

Çocuk hâkimi, işlediği suç açısından ceza sorumluluğunun olduğunu kabul ettiği yaş küçüğü hakkında ise kural olarak indirilmiş cezaya hükmedecektir. Fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmuş ve fakat henüz onsekiz yaşını tamamlamamış gençler, normal koşullarda, gerçekleştirdikleri davranışların hukukî anlam ve sonuçlarını kavrama yeteneğine sahip olmakla birlikte; bu kişilerin, davranışlarını yönlendirme yetenekleri yeterince gelişmemiş olabilmektedir. Bu nedenle, suç yoluna girmiş olan gençlerin, işledikleri suçlar bağlamında irade yeteneğinin zayıf olduğu normatif olarak kabul edilmiştir. Azalmış kusur yeteneğine sahip bulunan gençler hakkında kural olarak indirilmiş cezaya hükmedilir.

 

Kayseri Barosu Avukatlarından Avukat Oktay AYDOĞDU, Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik,yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaların da tecrübesi ve hukuk bürosu ile yardımcı olmaktadır.

Çocuk Ceza Hukuku Hakkında Merak edilenler? Yaş küçüklüğü ve ceza ehliyeti çocuk ceza hukuku tarafından belirlenmiş olan kurallar çerçevesinde oluşturulmaktadır.

Türk ceza kanununun 31.maddesinde belirtildiği üzere çocuklarda uygulanan ceza ehliyetleri 3 farklı gruba ayrılmış olarak belirlenmiştir. Buna göre çocuklarda ceza yaşı kaç olduğunun gruplandırmaları şu şekildedir;

  • 0 ile 12 yaş aralığında olan çocuklar (sağır ve dilsiz çocuklarda 0 ile 15 yaş)
  • 12 ile 15 yaş aralığında olan çocuklar (sağır ve dilsiz çocuklarda 15 ile 18 yaş)
  • 15 ile 18 yaş aralığında olan çocuklar (sağır ve dilsiz çocuklarda 18 ile 21 yaş)

0 ile 12 Yaş Aralığındaki Çocukların Ceza Ehliyetleri

Çocuk suçlarını azaltmak için yapılacak olan mücadelelerde disiplinli ve sistemli eğitimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Çocuk suçluluğunu en aza indirgemek için yapılacak olanlar koruma gözetme, rehabilite ve tedavi yanı sıra bunların tamamlayıcısı olarak Çocuk ceza hukuku devreye girmektedir.

Ceza hukuku çerçevesinde 0 ile 12 yaş aralığında bulunan çocukların ceza ehliyetlerinin olmadığı kabul görmektedir. Bu yaş gurubundaki çocuklar işledikleri suçlar nedeni ile haklarında güvenlik tedbirleri uygulanabilir.

Bu güvenlik tedbirleri çocuklara özgü olmaktadır. Sağır ve dilsiz çocuklar için ise yaş aralığı biraz daha esnek tutulmuş 0 ile 15 yaş aralığındaki çocukları kapsamına almıştır.

12 ile 15 Yaş Aralığındaki Çocukların Ceza Ehliyetleri

Bu yaş gurubundaki çocukların suç işlemeleri durumunda çocuğun yaptığı suçun bir cezai yaptırımı doğurduğunu bilmesi gerekir. Bu yaş gurubundaki çocuklara uygulanacak ceza ehliyetinin araştırılması gerekir.

Çocuk işlediği suçun niteliğini anlayamayacak durumda ise ceza ehliyeti olmaz ancak güvenlik tedbirine karar verilir.

Çocuğun işlediği suçu anlayacak durumda olması ise işlediği fiile göre cezası indirilerek verilmektedir. Sağır ve dilsiz çocuklar için ise bu yaş gurubu biraz daha esnek olarak 15 ile 18 yaş arasında olan çocukları kapsar.

15 ile 18 Yaş Aralığındaki Çocukların Ceza Ehliyetleri

15 yaşını doldurmuş olup 18 yaş altı ceza kanununa göre bu guruptaki çocukların ceza ehliyetleri bulunur. Bu yaş urubundaki çocuklar için ayrı bir ceza ehliyeti araştırmasına gidilmez ancak kanun çerçevesinde bu yaş gurubundaki çocuklar için ceza indirimleri bulunur.

Sağır ve dilsiz çocuklar için ise bu yaş gurubu biraz daha esnek olarak 18 ile 21 yaş arasında olan çocukları kapsar.

Çocuk Ceza Hukuku

Çocuk ceza hukuku yargılamaları, ceza indirim ve ceza hesaplanması örnek kararlar ile açıklanmıştır.

  1. Örnek kararda hırsızlık suçu nedeniyle verilen kararın incelenmesinde, 6763 nolu Ceza Muhakemesi Kanunu ile Kanunlarda düzenlemensi ile yürülüğe giren Kanun’un 34. kısımda değişikliğin 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (c) bendi uyarınca ”Mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para karşılığı olan ceza suçlarında ” uzlaşma kapsamına alındığı, suça sürüklenen çocuğa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nın 165. maddesinde düzenlenen suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçunun üst sınırının ise üç yıl hapis cezası ile birlikte adli para cezası olduğunun anlaşılması karşısında;

Ceza Muhakemesi Kanununda düzenlenen ve usul hukuku müessesesi olan uyuşma yolunun ceza muhakemesi hukukunda olası olan sanık yararına yorum ve kıyas ile …. hakkında uygulama uç sınırı üç yılı geçmeyen hapis cezaları yanında adli para cezalarına da karar verilmesi durumunda, suçun uzlaşma kapsamı içerisinde ise kalmaya devam edecektir.

Hapis cezası ile birlikte karar verilen adli para cezalarının suçun üst sınırına tesir etmeyeceği ve suçu uzlaşma kapsamından hariç tutulmayacağı incelenerek karar verilmelidir.

5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın Kısmında eylemi düzenlenen suç malzemesini satın alınması veya kabul edilmesi suçunun uzlaşma içinde olması nedeniyle 6763 esas Kanun’un 35 kısmında değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre suça sürüklenen çocuğun hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiştir.

  1. Örnek Kararda, hakkında işyeri dokunulmazlığının ve  ihlali suçlarından çocuk için kurulan kararın incelenmesinde, 5237 sayılı TCK’nın 50/3. Kısmında, önceden hapis ile cezalandırılması karar verilmeyen 18 yaşını doldurmamış çocukların, bir yıl ya da daha az süreli hapis kararı olan maddenin 1. fıkrasında bulunan yaptırımın birine çevrileceği belirtilmiş, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 106/4. maddesinde “Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilemez, bu takdirde on birinci fıkra hükmü uygulanır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

Her ne kadar 5237 sayılı TCK’nın 50/6. maddesinde seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde tedbire çevrilen kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verileceği belirtilmiş ise de, yukarıda açıklanan düzenlemeler karşısında 5237 sayılı TCK’nın 50/6. maddesinin çocuklar yönünden uygulanamayacağı, hükmolunan seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde diğer seçenek tedbirlerden birine veya adli para cezasına çevrilmesine karar verilebileceği sonucuna varılmaktadır. Bu itibarla kısa süreli hapis cezasından çevrilen seçenek tedbirin yerine getirilmemesi halinde hapis cezasının tamamen veya kısmen infaz edileceği ihtarı yapılamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,

  1. Örnek kararda hırsızlık suçu nedeniyle verilen kararın incelenmesinde, 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını bitirmemiş suça itilenn çocukların eylemlerine denk gelen 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b, 143. ve 31/2. maddelerinde tariflenen hırsızlık suçu içersinde öngörülen cezanın türü ve üst hududuna göre, aynı Yasa’nın 66/1-d ve 66/2 maddelerine göre hesaplanan 7 sene 6 ay zamanaşımının, suça sürüklenen çocuklar ile ilgili ceza verildiği 14/05/2008 gününden araştırma tarihine kadar geçmiş bulunması,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuklar müdafiinin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüşolmasından, kararın izah eden nedenle BOZULMASINA, bozma sebebiyine yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8.maddesi uyarınca halen yürürlükte tespit edilen, 1412 sayılı CMUK’un 322.  maddesinin verilen yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuklar ile ilgiliaçılan kamu davalarının 5271 sayılı CMK’nın 223/8 kısmında yazan madde gereği düşürülmesine karar verilmiştir.

  1. Örnek kararda Hakaret ve tehdit suçları hakkında verilen kararın icelenmesinde,Sanığın esas hakkındaki savunması sorulduğunda, “Ben katılanı tehdit etmedim veya ona hakaret etmedim, artık hükmün açıklanmasını geri bırakılmasını kabul ediyorum, buna muvafakatim vardır” dediğinin ve bu suretle de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul ettiğinin anlaşılması karşısında sanık hakkında hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın yasaya uygun olduğu ve bu karara yönelik itirazın, reddi yerine, sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmediğinden bahisle, kabulüne dair merci kararında isabet bulunmadığından kanun yararına bozma talebinin kabulüyle hükmün bozulması gerekir.
  2. Örnek kararda Hakaret ve yaralama suçları hakkında verilen kararın icelenmesinde,Sanık hakkında tekerrüre esas alınan 1. Ağır CezaMahkemesi’nin 17.02.2010 tarih, 2008/160 esas, 2010/31 karar sayılı ilamının sanığın çocukken işlediği bir suça ilişkin olması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nin 58/5. maddesi uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeksizin, sanık hakkında TCK’nin 58. madde hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüştür.

Kayseri Barosu Avukatlarından Avukat Oktay AYDOĞDU, Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik,yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaların da tecrübesi ve hukuk bürosu ile yardımcı olmaktadır.

YAŞ KÜÇÜKLÜĞÜ (MEDENİ HUKUK AÇISINDAN)

Olağanüstü durum ve pek önemli sebeple hakimin evlenmeye izin vermesi
 
Kayseri Barosu Avukatlarından Avukat Oktay AYDOĞDU  HUKUK BÜROSU OLARAK Olağanüstü durum ve pek önemli sebeple hakimin evlenmeye izin vermesi ila ilgili makaleyi bilgilendirme amacıyla sunuyoruz.

І.  AİLE VE EVLENME KAVRAMI

“Aile, insanın tabii olarak içinde yaşama ihtiyacı duyduğu ilk topluluk türüdür. Toplumsal olgu ve kurumların her biri gibi aile de zaman içinde değişip gelişmiştir”.  Aile kavramını tanımlayacak olur isek, evlilik ve kan bağına dayanan, karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birliktir.
Evliliğin hukuki niteliği dendiğinde, bir taraftan karı koca ve çocuklardan oluşan bir topluluğu bir arada tutmaya yarayan hükümleri ve bu beraberliğin oluşturduğu hukuki durum (evlilik hali) diğer taraftan beraberliği kurmak için girişilen hukuki işlemi (evlenme) bir arada düşünüyoruz. Nasıl sözleşme denildiğinde hem sözleşmenin kurulmasını hem de sözleşmenin tarafları arasındaki hukuki ilişki ifade ediliyorsa, evlilik denildiği zamanda hem bunun kuruluş işlemi olan evlenmeyi hem de bu yoldan kurulan beraberliği (aile) birlikte ifade edilmiş olur.
EVLENMENİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİ İÇİN ARANAN ŞARTLAR

Medeni Kanunumuz, evlenmenin kurulmasını bazı şartlara bağlamıştır. Bu şartlardan birinin dahi eksik olması durumunda, evliliğin meydana gelmesini engeller.
Evlenme, karşı cinsten iki kişinin (kadınla erkeğin) iradelerinin tam ve sürekli bir yaşam ortaklığı kurmak üzere, hukukun aradığı koşullara uygun olarak birleşmesi halidir. İşte yasada belirlenmiş bulunan bu koşulların bir bölümü nitelikler yüzünden “maddesel (maddi)” ve “biçimsel (şekli)” öğelere ilişkindir.
Çalışmanın önemle üzerinde duracağım husus “Olağanüstü Evlenme Yaşı” la ilgili olan Yargıtay’ın 1935 tarihli İçtihadı Birleştirme kararı ile ilgili olacağından dolayı, “sadece evlenmenin maddi şartları üzerinde durulacaktır”. Olağanüstü sebep, hâkim tarafından takdir, evlenmeye izin verme, gebelik durumu ile ilgili konularda daha kapsamlı ve ayrıntılara dayalı olan açıklamalar yer alacaktır.

A- EVLENME EHLİYETİ

Evlenme ehliyeti, Medeni Kanunda genel hak ehliyetinden ayrı olarak düzenlenmiştir.
Bu bağlamda yeni Medeni Kanun’ da olağan evlenme yaşı erkek ve kadın için aynı olmak üzere ” yaş itibariyle tamamlanmış olan 17 yaştır”.
1) Ayırt Etme Gücü

Evlenecek olan kimselerin ayırt etme gücüne (eski ifade ile temyiz kudretine) sahip olmaları şarttır. Nitekim bu durumu, MK.m.125 “ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez” demek suretiyle bunu açıkça ifade etmektedir.  Bu bağlamda evlenme yaşına gelmiş olma, tek başına evlenebilmek için yeterli değildir. Bunun yanı sıra MK.m.125 “ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez” hükmü evlenmenin ikinci şartı olarak ayırt etme gücüne sahip olmayı aramıştır.  Nitekim bu husus yeni MK. açısından son derece yerindedir.

2) Evlenme Yaşı
Evlenmek için en az bir yaş sınırı koymak gayet normaldir. Nitekim birçok yabancı hukuk sistemleri evlenme yaşını önceden saptamışlardır. Bu kimse önceden saptanmış olan bu yaşı doldurmadıkça, ayırt etme gücüne sahip olsa dahi evlenemeyecektir.
Evlenme yaşını da kendi içerisinde olağan evlenme yaşı ve olağan evlenme yaşı ve olağanüstü evlenme yaşı olarak ayrı incelemek daha yerinde olacaktır.

a) Olağan Evlenme Yaşı
Medeni Kanunun 124 üncü maddesine göre “erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez Ancak şunu hemen belirtmekte yarar vardır, burada kanun koyucunun kastetmek istediği evlenme yaşı onyedi yaşın tamamlanması, onsekizinci yaştan gün almakla olur. Bir şahsın doğum gününü karşılayan onsekizinci yaş gününde onyedi yaşını tamamlamış olacaktır.

b) Olağanüstü Evlenme Yaşı
Burada, bir kimse genel olarak evlenmek için ergin sayılmamakta, belirli bir kimse ile evlenmesi için, istisna en mahkemece izin verilmektedir. Diğer bir deyişle ifade edecek olur isek mahkeme, ancak talepte bulunan kişinin belirlediği bir kimse ile evlenmeye izin verilmektedir.

Olağanüstü bir durumun ve pek önemli bir sebebin bulunması” hususunun hâkim, bizzat kendisi takdir edecektir.   Burada önemle üzerinde durulması gereken bir diğer önemli nokta ise ” Olağanüstü bir durumun ve pek önemli bir sebebin bulunması” hususunun hâkim, bizzat kendisi takdir edecektir.  Uygulamaya baktığımız zaman, daha çok kadının evlilik dışında gebe kalması durumunda hâkimin evlenmeye izin verdiği görülmektedir. Nitekim bu karar bir içtihadı birleştirme kararıdır.  Ancak pek önemli sebep ve olağanüstü durum sadece bundan ibaret demek değildir. Bu husus da başka örnekler verecek olur isek, nişanlılardan birinin ölüm tehlikesi içinde olması,  kadının ana ve babasını kaybetmiş olması, kızın kaçırılmış ve ırzına geçilmiş olması,  karı koca gibi yaşama,  seksüel nevrasteni hastalığı , küçük kızın baştan çıkarılması, küçük kızın kimsesiz olması , kadının kimsesiz ve yoksul olması ve evlenme ile bu durumdan kurtulacak bulunması, kızın daha erken yaşta evlenmeyi kabul eden bir ülkeye gelin gitmesi *, Kadın kötü şartlar altında yaşaması ve aşırı derecede çalıştırılması (Weiss N. 423), kadın evlendiği takdir de anasına bakma imkân’ı bulacaktır (ZStB 16, 277) .
“Ancak yukarıda saymış olduğumuz sebepler her maddi olay karşısında farklı sonuçlar verebilecektir. Başka bir deyişle, bunların her zaman olağanüstü bir durum ve pek önemli sebep sayılması zorunlu değildir. Bunu hâkim takdir edecektir. Örneğin, kadının gebe kalmış olması halinde bile hâkim, küçük yaşta yapılacak olan evliliğin sakıncalı olduğunu görürse, izni vermeyebilir”.

1 Dural/Öğüz/Gümüş, Aile Hukuku, İstanbul: Filiz Kitapevi, 2005, s.1.
2 Türkçe Sözlük.”Aile”, Türk Dil Kurumu, 1998.
3 Köteli, s.21.
4 Zevkliler/Havutçu s.222.
5 Dural/Öğüz/Gümüş s.51.
6 Akıntürk, s.56.
7 Dural/Öğüz/Gümüş, s.54.
8 Dural/Gümüş/Öğüz, s.52.
9 Yasal temsilcinin izin verilmesinin de belirli bir evlenme için olacağına ilişkin bkz. BGE 67 II І. (Aktaran: Dural/Öğüz/Gümüş, Aile Hukuku, İstanbul: Filiz Kitapevi, s.53).
10 Dural/Öğüz/Gümüş, s.53.
11 Dural/Öğüz/Gümüş, s.53.
12 İBK 7.6.1935, 103/15.
13 Dural/Öğüz/Gümüş, s.53.
14 Hasan Özkan, Açıklamalı – İçtihatlı Aile Hukuku Davaları ve Tatbikatı, 1.Basım, İstanbul: Legal Yayıncılık, 2004, s.97.
15Zevkliler/Havutçu, s.224.
*İsviçreli bir kız evlenme yaşının daha aşağı olduğu bir memlekete gelin gitmektedir, ZStB 17, 419. (Aktaran: Tahir Çağa, İsviçre
16 Çağa, s.54.
17 Dural/Öğüz/Gümüş, s.53.

 

OLAĞAN DIŞI EVLENMEYE İZİN DAVASI

Türk medeni kanunun 124. Maddesine göre evlenme yaşı 17 dir. Ancak Reşit olmadıkça evlenme sözleşmesi yapılamayacağından 17 yaşından büyük ve 18 yaşından küçük olanlar ancak ebeveynlerinin izni ile evlenebileceklerdir. 16 yaşından büyük fakat 17 yaşından küçük olanlar ancak pek önemli sebeplerin varlığı halinde mahkemeden evlenmeye izin talep edebilirler. Bu pek önemli sebebin ne olduğunu mahkeme tayin edecektir. Doktrin ve uygulamada bu sebepler için gebelik, evlenmek istediği kişiden çocuk sahibi olma, beraber aynı evde bir süre yaşamış olması sebebiyle adının çıkmış olması gibi sebepler gösterilmektedir. Bu davada olanak var ise karardan önce anne ve babanın dinlenilmesi gerekir. Bu davalara bakmaya görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.

 

OLAĞAN DIŞI EVLENMEYE İZİN DAVASI NEREDE AÇILIR?

Olağandışı evlenmeye izin davası evlenmeye izin isteminde bulunan kişinin ikametgahı yeri mahkemesinde açılacaktır.Evlenmeye izin davası hasımsız bir davadır. Yani bu davada herhangi bir davalı gösterilmez.Olağandışı evlenmeye izin davası için duruşmasız karar verilmesi istenebilir mi? Bu mümkün değildir mahkeme muhakkak duruşmalı olarak karar vermek zorundadır.

 

OLAĞAN EVLENMEYE İZİN DAVASI

17 Yaşını bitirmiş ancak 18 yaşını doldurmamış kişilerin evlenmesi için gerekli izin anne ve babası tarafından verilmiyor ise bu kişi mahkemeye başvurarak evlenmesine izin verilmesini isteyebilir. Bu durumda mahkeme yasal temsilciyi dinlemek zorundadır. Veli yahut vasinin neden evlenmeye izin vermediğini dinleyen mahkeme evlenmek isteyenin talebini haklı görürse evlenmeye izin verecektir. Yetkili ve görevli mahkeme evlenmeye izin isteyenin ikametgahında bulunan aile mahkemesidir.

Kayseri Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik, yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaları
Kayseri Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik, yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaları

Kayseri Barosu Avukatlarından Avukat Oktay AYDOĞDU, Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik,yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaları  Hukuku    Davalarında Kayseri İlinde müvekkillerine en sağlıklı, hukuki bilgileri vermektedir. Miras davaları tecrübeli hukuk bilgisi gerektiren davalardır. Ufak bir hata durumunda çok büyük hak kayıpları  da yaşanabilir. Bu nedenle Kayseri Yaş Küçüklüğü nedeniyle evlilik,yaş Küçüklüğü nedeniyle ceza inidirimi ve cezasızlık davaları  Avukatı Oktay AYDOĞDU, her zaman hukuki bilgisi ve tecrübesi ile müvekkillerine yardımcı olmaktadır. Kayseri Avukat Oktay AYDOĞDU.